Veronika Ölmek İstiyor - Paulo Coelho | Kitap Yorumu



Çoğu kişi Paulo Coelho’nun kalemiyle “Simyacı” sayesinde tanıştıysa da benim için durum öyle olmadı.

Veronika Ölmek İstiyor, varlığından haberdar olduğum günden beri ilgimi çeken bir kitaptı. Yaşadığım şehirdeki D&R mağazasında indirim reyonunda görünce daha fazla bekletmeden alıp okumaya karar verdim.

Kitap, genç ve güzel bir kadın olan Veronika’nın hayatının monotonluğundan sıkılıp intihar etmeye kalkışması ve başarısız girişiminin ardından kendisini akıl hastanesinde bulmasıyla başlıyor. Ve burada sadece bir haftalık ömrü kaldığını öğreniyor.

Veronika ile birlikte “delilik, farklı olma, yaşam ve ölüm” gibi kavramların aslında ne anlama geldiğini keşfediyor, sık sık kendimize “Kime/neye göre normal?” diye soruyoruz.

Benim beklediğimden biraz farklı bir atmosfere sahipti bu kitap. Sevdiğim yönleri de oldu sevmediğim yönleri de. Sevdiğim yönü yukarıda da bahsettiğim gibi, sürekli ön yargıyla yaklaşılan bazı kavramları, asıl “deli”lerin kimler olduğunu göstermesi bizlere.

Belli bir anlatıcının olmamasının, sürekli bir karakterden diğerine atlanmasının, bir olayı anlatırken araya başka bir paragraf (bazen bir sayfa, hatta sayfalar) sokuşturulmasının kitabın bütününü bozduğunu, haliyle akıcılığa da yer yer gölge düşürdüğünü düşünüyorum. Kitabın vermeye çalıştığı mesajın gerçekten güçlü olduğunun farkındayım ama bu durum saydığım eksiklikleri pek toparlayamadı benim için maalesef. Yani baştan sona büyük bir ilgi ve beğeniyle okudum diyemeyeceğim bu kitap için.

Yine de eğer siz Veronika Ölmek İstiyor’u merak ediyorsanız okumanızı tavsiye ederim.


Yorumlar