“Bazen bir şeyleri yaşamak ve incinme riskini göze almak gerekir.”
Aylardır rafta duran ve okunmayı bekleyen kitaplarımdan birisiydi En Yakın Uzak. Birkaç hafta önce nihayet elime alıp okumaya başladığım an, daha ilk sayfadan karakterlere bağlandığımı hissettim.
En Yakın Uzak, kardeşlik temasına değinen bir kitaptı ve ben de çok uzun zamandır bu temaya sahip bir kitap okumadığımdan benim için güzel bir değişiklik oldu.
Başkarakterlerimiz Griff ve Dylan, ailelerini bir trafik kazasında kaybetmeleri üzerine bir başlarına kalan iki kardeş. Kitap boyunca onlara yardımcı olmaya çalışan kişiler tarafından yeni bir "aile"ye dahil edilmek istenseler de, en büyük destekçileri birbirleri aslında.
Kitap, belli bir yere kadar bu iki kardeşin arasındaki tatlı abi kardeş ilişkisi ve yan karakterlerin yardımseverliği ile yer yer hüzünlendirip yer yer tebessüm ettirirken bir yerde öyle bir şey oluyor ki, bir anlığına kitabı elinizden bırakıp tavana boş boş bakmaya ve kendi kendinize "Nasıl ya?" diye sormaya başlıyorsunuz. Kafanızdaki soru işaretleri yavaş yavaş ortadan kalkmaya ve gözleriniz dolmaya başlıyor.
Kitap inanılmaz sade bir dille yazılmış, okurken insanı yormuyor ve su gibi akıp gidiyor. Ancak bazı bölümler daha uzun ve betimlemeye yer verilerek anlatılsaydı duyguyu daha iyi verebilirdi diye düşünüyorum.
Aynı zamanda kitabın sonunda bir çalma listesi var ve o listedeki şarkılar kitabın içeriğiyle çok iyi bir bütünlük kuruyor. "Here Comes the Sun" ve kitaba adını veren "The Nearest Faraway Place" de o parçaların arasında.
En Yakın Uzak, sıcacık karakterleri ve insanı yormayan üslubu ile başarılı bir günümüz duygusal romanı idi bence. Merak edenlerin okumasını tavsiye ediyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder