“Dünya çapında yankı uyandıran, animasyon filme uyarlanan ve pek çok ödüle layık görülen Persepolis, karanlığa karşı birlik olmanın önemini anlamamızı sağlıyor. Ve hayatın her şeye rağmen devam ettiğini…”
Herkese merhaba! Bugün, geçenlerde okuyup bitirdiğim ve beni çok etkileyen bir çizgi romanın yorumuyla karşınızdayım: Persepolis.
Persepolis, Marjane Satrapi tarafından kaleme alınmış bir otobiyografik çizgi roman. 70’li yıllarda İran’da yaşanan devrimi, Şah rejiminin düşürülmesini, İran-Irak Savaşı’nı, radikal dincileri ve baskın rejimi, küçük bir genç kızın gözünden, onun yetişkinliğe adımını atana kadar geçen süreyi anlatıyor.
Persepolis’te tüm bu bahsettiklerim çok detaylı işlenmişti. Tarihi bir ansiklopedi okumaktan ya da belgesel seyretmekten farkı yoktu. Oldukça bilgilendirici olmasının ağırlığı, olayları küçük bir kızın bakış açısından görmemizle dengeleniyor diyebilirim.
Daha ilk sayfalardan olaylar başlıyor. Başladıktan sonra zaten elinizden düşüremeden kısa sürede okuyorsunuz. En çarpıcı tarafıysa tüm bunların gerçekten yaşanmış olması. Birinci elden kaynak niteliğindeydi yani. Her şey tüm doğallığıyla anlatılıyordu, çarpıtılmıyordu.
Bilgilendirici olmasının dışında, tüm bu anlattıklarımın halkın üzerindeki etkisi de çok güzel işlenmişti. Marjane Satrapi’nin gençliğini Viyana’da geçirdiği bölümlerde, Avrupa’nın İran hakkındaki görüşlerine de yer veriliyordu. Yazarın Avrupa’da geçirdiği sıkıntılı zamanlar yürek burkucuydu.
Aslında bu kitap hakkında söyleyeceklerim bitmez, o yüzden yazımı burada noktalandırmam hepimizin yararına olur. Yaşınız kaç olursa olsun muhakkak okuyun ve okutun. Her kitaplıkta yer edinmesi gereken kitaplardan bence.
Yorumlar
Yorum Gönder