Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu - Stefan Zweig | Kitap Yorumu



Merhaba! Bugün beni Stefan Zweig’ın kalemiyle tanıştıran kitabın yorumuyla karşınızdayım: Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu.

Adından da anlaşılacağı üzere bu kitap mektup şeklinde. Bir kadın düşünün, çocukluğundan beri kendisini tanımayan bir adamı karşılık beklemeden, onu uzaktan izleyerek sevmiş ve birkaç kez karşılaşmalarına rağmen adamın hafızasında yalnızca soluk bir figür olarak yer edinmiş. Bu kadın, hayatının son günlerinde adama bir mektup yazıyor ve biz de bu mektubu okuyoruz. Göndereninin belli olmadığı bu mektup, “sana, beni asla tanımamış olan sana” diye başlıyor.

O kadar naif -ve bence biraz da saplantılı- bir aşk ki kitaba konu olan, çoğu yerde bir insan nasıl böyle sevebilir diye düşünürken buldum kendimi.

Kitabın bazı bölümleri ise tüylerimi diken diken etti. Aşk böyle bir şeyse ben istemiyorum, kalsın dedim hatta. Çünkü bu kitapta aşkın bambaşka bir boyutuna tanıklık ediyorsunuz.

Kitaptaki her cümlenin altında çok büyük anlamlar yatıyordu, bu sebepten de incecik olmasına rağmen derin izler bırakan, unutulmayacak bir kitap olduğunu düşünüyorum.

Kitabı bitirdikten sonra yazarın tek taraflı bir aşkı bu kadar iyi analiz etmesine hayran kaldım, bilinmeyen kadının duygularını çok iyi anlayabiliyorsunuz. İyi ki okumuşum dediğim kitaplardan birisi oldu.

Yorumlar